logo

Tarım Zehirleri ile Nasıl Baş Ediyoruz?

Bu hafta sizlere hepimizi oldukça ilgilendiren ve tedirgin eden bir konudan bahsetmek istedik. Başlıktan da anlayacağınız üzere konumuz pestisit, yani tarım zehiri kalıntısı. Meyve ve sebzede tespit edilen pestisit bu sene önceki üç yılın ortalamasının yaklaşık üç katına çıkarak rekor kırdı. Üstelik bildirimlere göre, bulunan pestisitler arasında kullanımı yasak olanlar da var.

AB Gıda ve Yemler için Hızlı Alarm Sistemi (Rapid Alert System for Food and Feed-RASFF), Türkiye’den ihraç edilen limon, greyfurt, biber, mandalina, portakal, nar, asma yaprağı, ayva, domates, karpuz, maydanoz, üzüm, armut, kabak, patlıcan, yeşil fasulye ve keçi boynuzu zamkında limit üstü pestisit kalıntısı tespit etti. Evet, bu korkunç! 

Tarım ve Orman Bakanlığı, pestisit kalıntıları konusunda iç pazarda denetimler yapıyor. Ancak denetim sonuçlarının şeffaflıkla paylaşılmaması ve ihraç edilen ürünlerde pestisit kaynaklı bildirimlerin artması, iç pazara sunulan ürünlerde daha fazla pestisit bulunabileceğine dair tüketicilerde endişe yaratıyor. 

Kısacası bütün bu veriler, insan sağlığı ve çevreyi bu kadar etkileyen bir konuda gerekli önlemlerin alınmadığını, denetimlerin yeterli ve uygun bir şekilde yapılmadığını ortaya koyuyor. 

İşte tam da bu noktada, kendi önlemimizi almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. 

Biz Mevsimi olarak işin en başından bu konuya, limitli imkanlarımızla da olsa, bir çözüm getirmek istedik. Hem yerli ve küçük üreticiyi desteklemeyi hem de tarlada toprağında yetişen ürünlerin en saf haline ulaşmayı hedefledik. Böylelikle, yerli üretim en sağlıklı şekilde devam edecek, üreticiler de emeklerinin karşılığını alacaktı. Bu hedefle çıktığımız yolda, Türkiye’nin birçok yerinden üreticilere ulaştık. Üretim alanlarını ziyaret ettik, oturduk konuştuk, dertleştik. Onları tanıdıkça, emeklerini gördükçe, daha da çok kazanmalarını kalpten diledik. 

Bazı üreticiler dedesinden gördüğünü yaptığını, başka türlüsünü bilmediğini, illa da o ilacı atacağını söyledi. Onları iknaya bile uğraştık. 😅 Günün sonunda, öyle bir sistem kurduk ki hem çalıştığımız üreticiler iyi tarımı ve ilaçsız üretimi destekliyor hem de biz belirli aralıklarla üreticilerden gelen ürünleri menüye koymadan önce laboratuvar testine gönderiyoruz. Testler çok maliyetli olsa da bunun şart olduğunu ve gerçek sonuçlarla ilerlemenin hepimizin sağlığı açısından çok kıymetli olduğunu biliyoruz. Test demişken, aldığımız bir duyuma göre ürünleri incelemeden önce “makyajlı sonuç mu yapalım, makyajsız mı?“, diye sordukları bile oluyormuş. Evet, daha çok para karşılığında insan sağlığı ile böyle oynanıyor ne yazık ki. 

Biz, gerçek sonuçlarla ilerleyerek menüye dahil etmek istediğimiz ürünlerin tamamen doğal, zararlı kimyasallardan uzak ve ihtiyaç duyduğu optimum ortam koşullarında yetişmiş olup olmadığını test ediyoruz. Ayrıca, bu sonuçları sizlerle paylaşabileceğimiz bir yöntem üzerine de çalışıyoruz. 

Zararlı pestisitlere bel bağlamak, hem şimdiki hem de gelecek nesillerin yeterli gıdaya erişim hakkını zedeleyen kısa vadeli bir çözüm olduğu için, sizleri ilaçsız üretimi destekleyerek ürünleri en sağlıklı ve yüksek besin değerlerine sahip olarak tüketmeye davet ediyoruz. Hep beraber, el ele… 🌱

Bir cevap yazın